Amerika gunlukleri agir aksakta olsa 3. bolumu ile karsinizda. Bugun Washington D.C. de gecirdigim 29. gunum ve evet, ben buraya sadece 13 gun kalmak icin gelmistim. Daha sonra planlar degisince bir 13 gun daha eklendi. Ve en son olarak planlarin hepsini cope atarak Green Card basvurusunda bulundum. Tamam bu son kisim biraz abarti oldu ama son eklenen 13 gununun ustune 1 ay daha eklendi. Toplamda burada gecirecegim sure (simdilik) 55 gun olacak. Yani neredeyse insanlarin dil egitimi icin geldigi sureye yakin bir sure burada kalacagim. Bakalim ilerleyen gunler neler getirecek…
Neyse biz kaldigimiz yerden devam edelim…
Amerika dedigin yer (en azindan Washington D.C. de boyle, diger eyaletleri bilemem ama burda gorduklerimi tum Amerika’ya yayiyorum. Tabi bir de Detroit‘ten bahsettiler ki aman aman.) herkesin yuzunun guldugu, taniyan tanimayan herkesin sabah birbirine gunaydin dedigi ve en dandik sey de dahi ozur diledikleri bir memleket. Burada cizgiler cok net cizilimis. Bu sehrin planlanmasindan basliyor ve insanlarin yapacaklari is ve de davranis sekilleri ile devam ediyor. Tam bir duzen hakim… Tabi ki istinalar kaide bozmaz klisesini kullanacagim…
Su an kaldigim otelle isyeri arasi yaklasik 6 kilometre. Ve metroyu kullanarak sadece 3 durakta ( yaklasik 7 dakika) isyerine gidebiliyorum. En yogun saatlerde bile metro bizdeki o handsfree sistemin yakinindan bile gecmiyor. Hic otobus kullanmadim ama gorduklerimin arasinda kapidan sarkan ya da cama yapismis kimseyi gormedim. Kaldirimlarin tamami siz ait. Yaya gecitleri isiklara uydugunuz zaman evinizden bile daha guvenli. Es kaza trafik varsa ve arabayi kullanan yaya gecitinin uzerinde durmussa, yayaya yanan beyaz( burada yayaya yesil degil beyaz yaniyor. ) isik ile hemen aracinin yaya gecitini acacak kadar geri aliyor. Amerika asigi degilim. Ayni sekilde saplantili Istanbul asiklarindan da degilim. Burada bunu daha iyi anladim ki, ben sevdiklerimin oldugu yerin sevdalisiyim. Bu yer Istanbul da olabilir, Gana’nin baskenti Akra da. Ama burada kurulu duzen, sistem ya da ne derseniz, mukemmel bir sekilde isliyor. Kronoljiden sapmadan devam edelim.
Dogu yakasindaki muazzam otelimizde kalmaya devam ediyoruz. Insanin bir yere veya bir olaya uyum saglamasi ve hatta onlara alismasi tahmin ettiginden de kisa suruyor. Kendimizi zora sokan ve bu surecleri geciktiren etkenin de bizzat kendi zihnimiz oldugunu dusunuyorum.
Oteli beraber geldigim ekiple iki sey icin kullaniyoruz: 1- Aksamlari sigara icilen odada toplanip Viskimizi icmek 2- Uyumak. Bizler duz adamlariz 🙂
Burada bulunan ofisimizin belli islerini yapmasi icin Amerika menseili bir firma ile anlasilmis. Bizi bir oglen vakti kendi ofislerine toplanti ve de bazi cihazlari tanitip bize satmak icin cagirdilar. Bu arada 3 kisilik ekibimize Istanbul’dan danismanligimizi yapan firmadan biri daha eklendi. Bize bundan sonra Ninja Kaplumbagalar olarak dusunebilirsiniz. 🙂
Toplanti yapacagimiz yer Dupont Circle ile Logan Circle arasinda bir yer. Tam yerini merak edenler adina, iste tam burasi. Firmanin muduru Guney Koreli, IT muduru ise Hintli. Buradan cikarilacak bence cok onemli bir sonuc var. Tabi ki bunu herkesin kendinin cikarmasi adina bu konuyu geciyorum.
Ben oyle ust duzey pozisyonda bulunan bir calisan degilim, orta duzey bile oldugum soylenemez. ” Lan danyal! Peki Amerikalarda toplantilara girmeler, 1 aydan fazla kalmalar ne oluyor?” derseniz, dogru zamanda dogru yerde olmak derim. Fikirlerine ve bilgisine inanilmaz saygi duydugum, hatta belli zamanlarda yazdiklari-soyledikleri-okuduklari ile beni kamcilayan ama bundan haberi bile olmayan M. Serdar Kuzuloglu‘nun bu konu ile ilgili bir videosunu vaktinizi ayirip izlemenizi sadece onerebilirim. Iki bolum halinde bulunuyor. Bu bir, bu da iki…
Amerika’da bulundugum sure icerisinde 3 toplantiya katildim. Ve genel olarak toplanti mantigi bizdeki toplantilara pek benzemiyor. Bir kere masada yiyecek, icecek ve atistirmalik seyler her daim bulunmakta. Hatta yemegin ustune agzinizi tatlandiracaginiz sekerler bile dusunulmus. Bence cok sahane bisey… O toplantiya ait olmasa da, baska bir toplantida cektigim fotografi gururla sunarim. Bu en dandigi…
Toplantiya giderken karsilikli bulunan bu kiliselerin fotografini cektim. Cami vardi da ben mi cekmedim haci? Burda her yer kilise. Bizde olsa Iran olduk derler. Neyse ben siyasete hic girmeyeyim.
Soldaki beyaz kilise National City Christian Church. Tam karsisinda bulunan turuncumsu kilise ise onundeki heykelden de anlasilacagi uzere Luther Place Memorial Church. Heykeldeki isim de Martin Luther basgan. Ilgili bilgileri malum linklerden orgenebilirsiniz…
Toplantida bize Dokunmatik ekrana sahip Smart TV diye gecen bir cihazi kitlemeye calistilar. Cihaz gercekten hos bir aletti. Fiyati da guzeldi. Biz de her akli basinda adamin yapacagini yapip, cihazi aldik. Belki kurulumu yapildiktan sonra sizin icin bir seyler kaydederim, ne de olsa daha cok gunum var.
Toplantinin ardindan sokaklarda dolana dolana Chinatown’un yolunu tuttuk. Ekibimize yeni katilan ama hemen bizle ayni frekansi yakalayan arkadasimiz bize Hooters’a gitme onerisinde bulundu. Biz de kiramadik tabi. Hooters dedigin yer, biz de olacak bir yer degil. Bastan bunu konusalim. Olmasin zaten. Ocaklar soner, gencler perisan olur, barajlar kurur! Hooters bilmeyenler icin guzel hanim kizlarimizin dekolteli kiyafetleri ile servis yaptiklari, sizle oturup muhabbetin dibine vurduklari, hamburger ve turevleri ile soguk birayi yudumlayabileceginiz bir yer. En onemli kismi ise buraya coluklu cocuklu aileler de geliyor. Sadece kizlar dekolte. Sarkan, ellemeye yeltenen, cirkinlesen ben gormedim. Hani bayagi da gittim simdi yalan yok. Iste size bir kac Hooters hatirasi…
Hamburgerleri dedigim gibi bir hayli hos. O kasenin icindeki ise Chili. Ben ilk defa yedim ve hosuma gitti. Biraz corbamsi, biraz bakliyatimsi gibi. Bulursaniz deneyin. Begenmezseniz yemeyin arkadas, onu da ben mi odeyeyim yani? Calisan hanim kizlarimiz da bu sekilde. Wasington D.C. Detroit ve New York’tan sonra siyahi nufusun bir hayli fazla oldugu yerlerden. Yani Amerika’nin baska bir eyaletinde Hooters’a giderseniz o meshur sarisin ablalari gorme ihtimaliniz var…
Hooters’dan sonra tekrar otelimize donup, viskimizin o dumanli tadini iyice icimize zerk ettik.
Ertesi gun islerimizi halledip solugu Pentagon City‘de aldik. Burada buyuk bir alisveris merkezi bulunmakta. Adi Pentagon City Fashion Centre. Bir ucunda Macy’s, diger ucunda ise Nordstorm bulunmakta. Ortasindaki bolum ise bizdeki alisveris merkezleri mantiginda. Ayri ayri yuzlerce magaza bulunmakta. En ust katta bulunan spor ayakkabi satan magazalar benim favorim. Hatta bir tanesinden aldigim bir ayakkabiya calisan hanim kizimizin iyi niyetiyle 25 dolarlik ordu indirimi bile aldim. Tabi kazandigimdan fazlasini kaybettim. Alisveris merkezleri de tipki kumarhaneler gibi. Ne kadar indirim olsa da, sonunda hep kasa kazaniyor. Orta kisimdan bahsettigim tam anlamiyla bu.
Buranin alt katinda Haagen Dazs bulunmakta. Bizim dorduncu ekip elemani Turkiye’de burdaki milkshake’i bulamayacagimizi soyledi. Milkshake muazzamdi. Istanbul’da var mi yok mu bilemiyorum ama yoksa buyuk kayip. Ayrica daha sonraki gelislerimde kesfettigim, yine en alt katta bulunan makarnaci Turk yemeklerine en yakin yemeklerdendi. Giderseniz deneyin.
Ayrica Fashion Centre’in karsisinda ufak bir alisveris merkezi daha bulunuyor. Burada Nordstrom Rack, Marshalls, Best Buy ve CVS gibi markalari bulmak mumkun. CVS market bu arada ama benim kadar kalinca insanin market ihtiyaci da olusuyor.
Nordstrom Rack’ten uygun fiyata ayakkabi almak mumkun. Ayrica isim yapmis markalari, oldugundan ucuza (ama oyle cok ucuza da degil) almak mumkun. Kisacasi o markayi almayi kafaniza koyduysaniz Rack ilac gibi gelecek. Yok aga ben mezarciyim, ucuz olsun benim olsun diyorsan hemen cik o magazadan ve tam karsisindaki Marshalls’a gir. Iste ucuz dukkan burasi…
Ben daha once Amerika’ya gelen arkadaslarimin anlata anlata bitiremedigi Best Buy’i pek sevemedim. Belki de elektronik olarak hic bir sey almadigimdandir bilemiyorum. Buranin yani sira bir kac yemek yemelik yer bulunmakta. Ve tabi ki Starbucks. Bizde Starbucks yokmus arkadas. Burada her binanin altinda bir tane var neredeyse. Hatta su an kaldigim otelin lobisinde bile Starbucks kahvesi almaniz mumkun. Biz meksika mutfagina sahip Chevys Fresh Mex‘te karar kildik. Quesadilla asigi biri olarak baska bir sey deneyemedim. Ikinci gidisimde ise Fajita yedim. Iste fikir sahibi olmaniz icin bir kac fotograf. Soldan saga: Quesadilla, Burrito ve Fajita…
Bu arada yazarken atladigim bir yer daha aklima geldi. Chinatown girisinde bulunan District of Pi. Burasi enterasan bir yer. Iceri girebilmek icin tam 45 dakika bekledik. Bizle beraber bekleyenler ve bizden sonra bekleyenlerde vardi. Pizzasi oyle cok fantastik mi? Degil! Ama icerde buyuk bir kalabalik var. Vardir heralde bir bildikleri. Bu arada kapiya isminizi yazdirdiginizda size ortalama bekleme surenizi soyleyip elinize su asagidaki zamazingoyu veriyorlar. Siraniz gelince isiklari yanip titriyor…
Ve aksam solugu yine huzurlu yuvamiz otelimizde aldik. Hayatimin en uzun ve devamli Viski icisimi bu otele borcluyum… Bu seferlik bu kadar yeterli. Daha outlet centerdan, metro kullanimindan ve Adams Morgan‘da eglenmekten bahsedecektim ama buraya kadar. Kahvalti ile duruyorum ve saat 19:30 oldu. O zaman bu kadar medeni bir memleketten bahsedip bunu unutmakta olmazdi. Sayonara…
“Tam aksine, medeniyet insanların içindeki tehlikeli hayvani güçleri kontrol etmek için oluşturulmuştur.” Sigmund Freud
No comments