Kendimi bildim bileli sıkı bir çanta kullanıcısı oldum. En az bir kadının çantalara olan zaafı kadar çantalara zaafım var. Şu an 6 adet sırt çantası sahibiyim. İstanbul gibi bir yerde, benim kadar uzakta oturuyor ve haftanın belli günlerinde kendi evinde değil de arkadaşlarının evinde kalıyorsanız, çanta sizin için vazgeçilmez olacaktır.
Fakat iş belli bir yerden sonra kontrolden çıkıyor, dün gece kaldığım arkadaşımda çantamı tartma fırsatı buldum. Tam 8 buçuk kilo çekti. Her gün sırtımda 8 buçuk kilo ile bir yerden, bir yerlere gidiyorum. İş bu yazı “Ne bu hal? Gören de sırtında yük taşıdın sanır!” diyen arkadaşlarıma istinaden yazılmıştır. Haydi çantamın içine bakalım…
Öncelikle şu an kullanmakta olduğum çanta Samsonite’ın Tectonic 17 ” modeli. Amerika’dayken Amazon’dan 52 dolar artı vergiye aldım. Bence bu ürün için inanılmaz iyi bir fiyat. Benim gibi sıkı bir çanta kullanan ve sık sık seyahat eden biriyseniz bu çanta hayat kurtaracaktır. Adından da anlaşılacağı gibi 17” bir laptopu taşıyacak kapasitedeki bu çanta, 4 ana bölümden oluşuyor. Bir de kulaklık koymak için bir gözüyle, sağ ve sol tarafında iki adet matara gözü ile tam anlamıyla ihtiyaçları karşılıyor.
İş amaçlı kullandığım Macbook Pro 13” ise sanırım çantanın hem yükte hem de pahada en ağır cihazı. Yeni iş yerim verdiği için ben bir ödeme yapmadım ama isterseniz internetten fiyatını kontrol edip “yuh” çekebilirsiniz. Macbook ile beraber kullanmak için aldığım Magic Mouse ise sırf oturup izlenmek için bile taşınacak bir tasarıma sahip. Ayrıca aktif olarak kullanınca özelliklerine aşık olunacak bir oyuncak.
Tablet döneminde yaşayıp, tablet sahibi olmamak mümkün değil. Geçen sene aldığım iPad mini wi-fi, bir tabletten beklediğim her şeyi karşılıyor. Kendisi ile senkronize çalışan Mac Kablosuz Klavye ise özellike bir şeyler yazarken işe yarıyor ama tam olarak tablet ile mükemmel kullanım performansı vermiyor. Zaten Macbook’u aktif olarak kullanmaya başladıktan sonra iPad kullanımım düşüp, klavye kullanımım ise neredeyse sıfıra indi. Sadece seyahat esnasında taşıyorum kendisini.
Amerika’da Şükran gününden sonra gelen ilk Cuma gününde, genelde teknoloji ürünleri ama çoğu yer indirime giriyor. Hatta olay Black Friday, Cyber Monday gibi tüm haftaya yayılıyor ve alışveriş çılgınlığı doruklarda yaşanıyor.
Son Amerika ziyaretimde tam da bu döneme denk gelmem hem Amerikan hem de Türk ekonomisi tarafından büyük saygı ile karşılandı. Kurulan düzenek cebinizdeki son parayı alacak bir şekilde düzenlenmiş. Ya da benim ciddi alışveriş ile ilgili sorunlarım var.
Black Friday’de Amazon’dan 59,99 dolar art vergiye Street by 50 Cent model SMS Audio markalı bir kulaklık aldım. Fiyat-Performansından inanılmaz derece de memnunum. Tek sıkıntısı, iPhone kulaklığında alıştığınız kontrol ünitesi sağda değil, sol tarafta ve bu kontrol ünitesinden sesi açıp-kısamıyorsunuz. Bunu bir sorun saymazsanız, kulaklık net “ateş ediyor”.
Kulaklığın şu an Amazon’da satış fiyatı 99 dolar artı vergi. Türkiye’de ise aynı kulaklık 600 TL seviyelerinde. “Düdüklenme Ülkesi Türkiye” adında bir kitap yazma planı olan arkadaşımı saygı ile anıyorum.
Bu cihazlardan hariç olarak, artık hepimizin en büyük sorunu olan akıllı telefon pillerinin hemen bitmesi sorununa çözüm olarak hem bir iPhone ve iPad mini şarjı taşıyorum. Tabi Macbook Pro’nun “takoz” gibi olan adaptöründen de bahsetmem lazım. Bu tüm kablo yığınını azaltmak ve kablo karmaşasına bir son vermek adına yine Amazon’dan tarihin en saçma ve gereksiz alışverişi ile Nite Ize marka kablo bağları aldım. Çok para değil, 4 tane ufacık kablo bağı 30 TL. Ama ürünlerin kalitesinden bahsetmezsem ayıp etmiş olurum. Aparat tam olarak şu işe yarıyor;
Ayrıca bir de harici bir telefon şarj ünitesi sahibiyim. Piyasada kaliteli ve kalitesiz onlarca bu tarz ürün bulabiliyorsunuz. Ben yine, yeniden Amazon’da buldum aradığım ürünü. Hem 3.000 mAh olması hem de tasarım ve ebat olarak en hoş olan olması sebebi ile tercihimi Innergie Pocketcell’den yana kullandım. Üçlü sihir kablosu -kendi tabirleri bu-30 pin iPhone şarjı(iPhone 4s e kadar olan cihazları şarj edebiliyor), micro ve mini USB çıkışları ile tam bir acil durum çekici. Ben aldığım zaman 49 dolar art vergi olan ürün, şu an 40 dolar art vergi seviyelerine düşmüş. Eğer bu cihaz ile iPhone 5 serisi ve yeni nesi iPad şarj etmek isterseniz bir de 30 pinden 9 pine (yani eski şarj ucundan, yeni şarj ucuna) çevirici almanız gerekmekte ki, ben aldım 25 dolar artı vergi ödeyerek, harici şarj ünitenizi yeni nesil Apple ürünleri için de kullanabiliyorsunuz. İşte canavar bu:
Ayrıca İşviçre’den hediye olarak getirilen bu fantastik İsviçre çakısı ise hiç ummadığınız anlarda, inanılmaz işe yarıyor. Üzerinde makas, çakı, lamba, kalem, cımbız, iğne, cetvel ve 4 ayrı uçlu bir tornavida var.
Bu kadar teknolojik cihazın yanında genel olarak çantamda bulunan kitap, ufak not defterleri, devredergi aboneliği ile çok uygun fiyata bir ay geriden okuduğum dergiler ve not almak ya da okuduklarımı “çizmek” için kullandığım kalem çantamın olmaz ise olmazlarından.
Bu kadar yükü taşırken sağlığımdan ödün verdiğimin farkındayım. Bu sebeple hem reflü tedavim için kullandığım ilaçlarımın kutusu, alkolün fazla kaçırılmasından sebep başağrılarının düşmanı Alka Seltzer’lerim ve tükenen enerjileri anında geri getiren 5 Hours Energy içeceklerim de çantamda yerini almakta.
Parfüm, diş fırçası, anahtarlık ve şeker-sakız gibi şeylerde eklenince genel hatları ile ortaya 8 buçuk kiloya varan bir çanta çıkıyor.
Ama en başta da söylediğim gibi, hem çanta kullanmayı sevmem hem de çantamda taşıdığım şeyleri aktif olarak kullandığım için, bu yük işi sağladığı faydanın yanında çokta önemsediğim bir şeye dönüşmüyor. İstediğimiz şeylere, istediğimiz anda ulaşabilmek çağımızın olmaz ise olmazı. Benim anında ulaşmak istediğim şeyler ise daha ele avuca gelen şeyler, sanırım bu kalabalığın sebebi bu.
İşte, artık gizemli çantam hakkındaki bu gereksiz bilgilere vakıf oldunuz ve hayatınızda hiç bir şey değişmedi.
Sayonara!
No comments